Dünyanın en mucizevi anlarından biri olan doğum anı, bazı hamilelerde şiddetli kaygı ve korku nedeni olabiliyor. Bazısı hafif anksiyete olarak seyreden doğum korkusu, patolojik bir hal aldığında mutlaka uzman müdahalesi ve psikolojik destek gerektiriyor.
Doğum esnasında duyulabilecek acıya, bebeğin ve annenin zarar görme ihtimaline ve başka kaygı verici düşüncelere dayanan doğum korkusu, gebe kadınlarda yüksek kaygıya yol açabiliyor. En önemlisi ise etkileri doğum sonrasında da devam edebilen depresyona, yani postpartum denen duruma neden olabiliyor. Doğum korkusu nedir, nasıl yenilir, baş etme yöntemleri nelerdir ve bunun gibi pek çok soruya yanıt arıyorsanız, korkularınızı dağıtacak bu rehberi hemen okumaya başlayabilirsiniz!

Doğum korkusu, gebe kadınların doğum yapmaktan duydukları korkuyu ifade ediyor. Hamile psikolojisi üzerinde olumsuz etkiler yaratan doğum korkusunun temelinde şu gibi psikolojik faktörler yatıyor:
Ayrıca hamilelerin çevresinden duyduğu ya da sosyal medyadan okuduğu negatif hikayeler de doğum korkusunu besleyebiliyor.
Doğum yapma korkusu, ilk olarak 1858 yılında Fransız psikiyatrist Louis Victor Marcé tarafından tanımlanıyor. Doğum korkusu terimi ise 1981’de İsveçli gebe kadınlarda “kadınların günlük işleyişini ve iyilik halini bozan güçlü bir kaygı” şeklinde ifade ediliyor. |
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde yayınlanan bir araştırmaya göre; hamile kadınlarda doğum korkusu son trimester döneminde, yani doğum anı yaklaştıkça artış eğilimine giriyor. Doğum korkusu temelde son derece doğal olmakla birlikte, kontrol edilemez boyutlara ulaştığı takdirde bu korkuyu yenmek için mutlaka bir uzmandan destek almak gerekiyor.
Doğum korkusunun patolojik bir hal almasına tokofobi deniyor. Tokofobi “nedensiz doğumdan korkma”, “patolojik korku”, “doğumdan kaçınma” gibi kavramlarla karşılanıyor.
Türkiye Sağlık Birliği tarafından yayımlanan Doğum Şekli Tercihinin Multidisipliner İrdelenmesi adlı çalıştay kitapçığında, tokofobinin Yunanca “doğum” anlamına gelen tokos ve korku anlamına gelen fobos kelimelerinden oluştuğu söyleniyor. Bu durumun, “kadının normal bir durum olan doğuma karşı fazla korku duyup aşırı davranışlar sergilenmesi veya tamamen bu olayı ve bu olayla ilgili herşeyi reddetmesi” anlamına geldiği açıklanıyor.

Hamile kadınlarda doğum korkusu, yukarıda da değindiğimiz üzere birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkabiliyor. Bu nedenler kişinin geçmiş deneyimlerine bağlı olabileceği gibi çevreden duyduklarına ve sosyal medyadan okuduklarına bağlı olarak da ortaya çıkabiliyor. İnönü Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi’nde yayınlanan bir makalede, doğum korkusunu ortaya çıkaran belli başlı nedenler dört temel başlık altında inceleniyor:

Doğum türleri içerisinde “normal doğum” adıyla da bilinen vajinal doğumun, uzun süren ve dayanılması güç sancılar veren zorlayıcı bir deneyim olduğu algısı halk arasında son derece yaygın. Bu da gebe kadınlarda normal doğum korkusunun sezaryen doğum korkusuna göre daha çok görülmesine neden oluyor.
Doğum sırasında annenin ve bebeğin sağlığını etkileyecek komplikasyonların ortaya çıkmasından korkmak da normal doğum korkusunun nedenlerinden biri oluyor. Anne adayının sezaryene kıyasla doğum anına çok daha fazla müdahil olması ve sorumluluk üstlenmesi, anksiyete ve korku yaratan diğer etkenler arasında yer alıyor.
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi bünyesinde yayınlanan “Doğum Korkusu Tedavisinde İnovatif Bir Müdahale Yöntemi: Haptoterapi” adlı makalede, doğum korkusunu önlemek için kullanılan bir psikolojik tedavi yöntemi olan haptoterapi hakkında bilgi veriliyor. Bu yöntem ile gebenin bilinçaltındaki düşüncelerinin olumlu manada değişmesi, kendisine normal doğum yapma yeteneği konusunda daha fazla güvenmesi ve özgüveninin artırılması amaçlanıyor. |

Sezaryen doğum korkusu da yine normal doğum korkusu gibi doğum anındaki yüksek ağrı ve acılardan korkmakla ilişkili olarak ortaya çıkıyor. Yapılan araştırmalar, doğum korkusunun vajinal doğum seçeneğinde daha yaygın görüldüğünü ortaya koyuyor. Yine de sezaryen doğumda normal doğuma kıyasla çok daha uzun süren ve sancılı geçebilen nekahat döneminin, gebelerde sezaryen doğum korkusunu da tetiklediği biliniyor.
Sezaryen doğum korkusu, doğum esnasında ya da sonrasında ortaya çıkması olası komplikasyonlar ve vücutta geçmeyen ameliyat izi bırakma ihtimali nedeniyle de hamilelerde endişe ve korku yaratabiliyor.

Doğum korkusu yaşayan gebe kadınlar, birtakım psikolojik ve fiziksel belirtiler gösteriyor. Doğum korkusu belirtilerini şöyle listelemek mümkün:

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü bünyesinde yayınlanan bir doktora tezinde, doğum korkusunu yenmek için ülkemizde ve tüm dünyada pek çok çalışma yapıldığı belirtiliyor. Bu çalışmalar aşağıdaki gibi yöntemleri içeriyor:
İlgili kaynağa göre, ebelerin konuyla ilgili bilinçlendirilmesi de doğum korkusuna karşı yapılması gereken çalışmalar arasında gösteriliyor. Doğum anına dair olumsuz beklentiler ve kaygı verici kurgulardan kurtulmaları için hamile kadınlara psikolojik güvenlik eğitimleri verilmesi de doğum korkusunu azaltan girişimler arasında yer alıyor. Psikolojik olarak kendini güvende hisseden, doğum ve annelik hakkında bilgi ve bilinç düzeyi yükselen, beden farkındalığı konusunda çalışma imkanı bulan kadınlarda doğum korkusu seviyesinin azaldığı ifade ediliyor.
İlgili kaynağa göre, ebelerin konuyla ilgili bilinçlendirilmesi de doğum korkusuna karşı yapılması gereken çalışmalar arasında gösteriliyor. Doğum anına dair olumsuz beklentiler ve kaygı verici kurgulardan kurtulmaları için hamile kadınlara psikolojik güvenlik eğitimleri verilmesi de doğum korkusunu azaltan girişimler arasında yer alıyor. Psikolojik olarak kendini güvende hisseden, doğum ve annelik hakkında bilgi ve bilinç düzeyi yükselen, beden farkındalığı konusunda çalışma imkanı bulan kadınlarda doğum korkusu seviyesinin azaldığı ifade ediliyor.

Sezaryen doğum korkusunu azaltmanın ya da tamamen ortadan kaldırmanın yolları da normal doğum korkusuyla benzer şekilde ilerliyor. Doğum korkusunun temelinde acı çekmekten korkma, belirsizliklerin yarattığı kaygı ve psikolojik güvensizlik hissi yatıyor. Oysa hamileliğin sonunda bebeğinize kavuşma anlamına gelen sezaryen süreci, kendinizi psikolojik ve sosyal açıdan güvende ve mutlu hissettiğiniz bir dönem olmalı. Konunun uzmanları, aileniz ve yakın çevrenizle birlikte sezaryen doğuma dair olumlu bir projeksiyon yaratabilmelisiniz.
Sezaryen doğum korkusunda öne çıkan acı çekme korkusu, daha çok sezaryen sonrası iyileşme dönemine ve bu dönemde ortaya çıkması olası komplikasyonlara dayanıyor. Sezaryen doğum korkusunu yenmek için doktorunuzdan süreçle ilgili detaylı ve gerçekçi bilgiler isteyebilirsiniz. Doktorunuzla doğrudan ve açık bir iletişim kurmalı, sezaryen anındaki tüm ihtimalleri ve nekahat sürecinin ayrıntılarını öğrenmelisiniz.
Doğumdan Korkmak Normal mi?
Sezaryen doğum, en nihayetinde bir tıbbi operasyon. Vajinal doğum da saatler sürebilen ve fiziksel acısı şiddetli olabilen bir doğum türü olduğu için doğumdan korkmanın gayet makul bir tepki olduğunu bilmek gerekiyor. Burada önemli olan, bu normal tepkiye esir olmadan korkuyu yönetebilecek sağduyu, beden farkındalığı, özbilinç ve bilgi donanımına sahip olmak. Bunun için de gerekli durumlarda doğum danışmanlarıyla çalışmanız, uzmanlardan psikolojik destek almanız, aile ve yakın çevrenin desteğine başvurmanız kendi bedeniniz ve psikolojiniz üzerinde çalışmalar yapmanız gerekiyor.
Beklenen gün yaklaştıkça kendinizi daha iyi hazırlamak adına Doğuma Hazırlık adlı içeriğimize de göz atabilirsiniz. |
*Bu sayfadaki bilgiler yalnızca genel bilgi sağlamak amacıyla sunulmuştur ve tıbbi öneri yerine geçmemelidir. En doğru ve güvenilir bilgiler için konuyla ilgili uzmanlara başvurmanız tavsiye edilir.
Kaynaklar;
Benzer Başlıklar