Hamilelik döneminde anne adaylarının deneyimlediği en keyifli olaylardan biri de hiç kuşkusuz aşermek. Aşerme belirtileri annelere canları ne çekiyorsa anında ve diledikleri kadar yeme imkanı verse bile, kendileri ve bebeklerinin sağlığı açısından doğru beslenme kurallarına uymaları oldukça mühim!
Aşerme gebelik döneminin ilk haftasından itibaren başlayan, birinci trimester da denilen ilk üç aylık dönemde en yoğun haline ulaşan, altıncı aydan itibaren ise genellikle etkisi geçmeye başlayan bir iştahlılık hali. Aşerme kavramı esasında normal bir iştahtan ziyade, annelerin bir ya da birkaç besine deyim yerindeyse aşkla bağlanmasını anlatıyor. Genellikle kavanozlarca turşu, dondurma, acı biber, paket paket çikolata gibi güçlü tatlara sahip gıdaları fazlaca tüketme isteği şeklinde kendini gösteren aşerme, beslenme bozukluğuna dönüşmediği müddetçe zararsız bir durum olarak görülüyor.
Aşermek nedir, ne zaman başlar, ne kadar sürer? Hamilelikte en çok hangi besinler aşerilir? Tüm bu soruların yanıtlarını ve çok daha fazla bilgiyi, sizler için hazırladığımız bu kapsamlı kılavuzda bulabilirsiniz!
Aşerme, gebelik döneminde bazı besinlere, hatta bazen kül ve kireç gibi yemeye uygun olmayan bazı maddelere karşı güçlü bir yeme isteği duymayı ya da tiksinti hissetmeyi ifade ediyor. T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğüne ait Gebe Bilgilendirme Sınıfı Eğitim Kitabı’nda, aşerme hakkında şu detaylara yer veriliyor: Hamilelikteki hormonal değişimlerden kaynaklanan aşermenin, besin alımında çok fazla isteksizlik ve buna bağlı olarak bazı besin gruplarının yetersiz tüketimi dışında bir zararı bulunmuyor.
Aşerme, kişiye göre değişmekle birlikte hamileliğin birinci trimester denilen ilk üç ayında görülmeye başlıyor. Hatta aşerme de tıpkı bulantı, halsizlik, regl gecikmesi, göğüslerde hassasiyet ve dolgunluk gibi ilk hamilelik belirtileri arasında yer alıyor. Aşerme belirtilerinin gebeliğin altıncı ayından itibaren azalması ve yavaş yavaş ortadan kalkması bekleniyor. Ancak bazı durumlarda aşerme son trimestere kadar devam edebiliyor.
Gebeliğin altıncı ayından sonra da devam eden geç dönem aşerme, annenin tat alma alışkanlığının değişmesi ve fazla stres yüküyle dolu olması sonucu duygusal açlığını bastırmaya çalışması, fiziksel olarak olması gerekenden daha yorgun ve güçsüz hissetmesi gibi sebeplerle ilgili olabiliyor. Hatta kimi durumlarda aşerme doğuma kadar da devam edebiliyor. Ancak annenin sadece aşerdiği yiyeceklerle beslenmemesi, kendisi ve bebeğinin sağlığını destekleyecek besinleri yeterli ve çeşitli oranda tüketmesi gerekiyor.
Hamilelikte aşerme hissi, bazı besinlerin kokusunu, tadını ve dokusunu daha yemeden güçlü bir şekilde duyumsamak ve o besini yemeye karşı normal dışı istek duymakla ifade ediliyor. Bu doğrultuda hamile kadınlar, aşerme hissi geldiğinde genellikle şu belirtileri gösteriyor:
Aşerme sürecinde hamilelerin tat reseptörlerinde ve beslenme tercihlerinde birtakım değişimler olabiliyor. Besin alımı ihtiyacı, hormonal değişimler, kan şekerindeki oynamalar, duygusal ve fiziksel değişimler gibi faktörler de eklenince anne adayının yeme alışkanlığı ve yemeyi sevdiği besinlerin değişmesi de hayli normal karşılanıyor. Gebelikte en çok aşerilen yiyecekler ekşi, acı ve tatlı başlıkları altında toplanıyor.
Bazı anne adaylarında toprak, kireç ve buz gibi besin dışı maddeleri yemeye karşı da bir eğilim görülüyor. Pika sendromu adı verilen bu durum, mineral yetersizliğinden ya da başka bir rahatsızlıktan kaynaklanabildiği gibi zararsız da olabiliyor. |
Çeşitli sağlık otoritelerine göre, aşerme bir yeme bozukluğuna dönüşmediği müddetçe anne ve bebek sağlığı üzerinde herhangi bir olumsuz etki yaratmıyor. Ancak annenin beslenme programını kendisi ve bebeğin sağlığını destekleyecek gıdalarla zenginleştirmek yerine, sadece aşerdiği gıdalara yönelmesi yetersiz beslenmeye yol açabiliyor. Bu da annenin sağlığını ve bebeğin bedensel gelişimini riske atacak bazı sorunlara neden olabiliyor. Hamilelikte tatlı aşermek ya da tuzlu, acı ve ekşi yiyeceklere çok düşkün olmak, özellikle de tek tip beslenmek, gerekli vitamin-mineral ve protein alımının gerçekleşmemesi gibi sorunlar yaratabiliyor.
Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneğinin yayınladığı “Gebelikte Beslenme” adlı kitapçıkta, hamilelerin balık yağı ve günde iki porsiyon protein tüketmesi öneriliyor. Bununla beraber folik asit, C vitamini, D vitamini, demir ve kalsiyum değerlerinin yerinde olması gerektiğine de vurgu yapılıyor. Kabızlığı önlemek için ise tam tahıllı ve lifli gıdaların tüketilmesi, tereyağı ve zeytinyağı gibi değerli yağların yeterli miktarda alınması ve kafein tüketiminin sınırlandırılması gibi beslenme önerilerine yer veriliyor. |
Gebelik döneminde tat alma ve koku duyularının hassaslaşması, annelerin bazı besinleri tüketememesini, bazılarına karşı da fazla tüketme eğilimine girmesine yol açabiliyor. Protein açısından zengin et, tavuk ve balık gibi gıdalar, güçlü tatları ve kokuları nedeniyle bazı hamileler tarafından reddedilebiliyor. Buna rağmen dengeli bir beslenme için aşermenin kontrol altına alınması, annenin bulantı ve tiksinme gibi tepkiler duymadan tüketebileceği protein kaynaklarına yönelmesi gerekiyor.
*Bu sayfadaki bilgiler yalnızca genel bilgi sağlamak amacıyla sunulmuştur ve tıbbi öneri yerine geçmemelidir. En doğru ve güvenilir bilgiler için konuyla ilgili uzmanlara başvurmanız tavsiye edilir.
Kaynaklar;
Benzer Başlıklar